Merhaba, ben Prof. Dr. Birkan Taha Özkan. Ağız Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı olarak yıllardır ağız sağlığı ve cerrahi tedaviler üzerine çalışıyorum. Ancak bugün sizlerle diş hekimliğinin belki de en az bilinen ama bir o kadar hayati bir alanı hakkında konuşmak istiyorum: Adli Diş Hekimliği.
Dişler, insanın hayatına dair izler taşır. Sadece kimlik belirlemede değil, suçların çözümünde de adaletin sessiz tanıklarıdır. Bozulmayan biyolojik yapılar oldukları için yangın, çürüme, hatta kimyasal yanıklar bile dişleri yok edemez. İşte tam da bu yüzden, özellikle faili meçhul cinayetlerde, kayıp kişilerde ve cinsel saldırı vakalarında dişlerden elde edilen bulgular, adaletin sağlanmasında en kritik delillerden biri haline gelir.
Adli Diş Hekimliği: Suç Araştırmalarında Altın Standart
Adli diş hekimliği, ağız, diş, çene, yüz ve tükürük yapılarının incelenmesiyle suç vakalarında kritik deliller sunan bir bilim dalıdır. Kimliği tespit edilemeyen cesetlerde diş kayıtlarından kimlik belirlemek, ısırık izlerinden failin eşleştirilmesini sağlamak, tükürük örneklerinden DNA analizi yapmak bu alanın sunduğu en güçlü yöntemler arasındadır.
Türkiye’de son yıllarda kadın ve çocuk cinayetlerinde, suçluların tespit edilmesinde adli diş hekimliği kritik rol oynadı. Özellikle ısırık izi analizi, bu alandaki en önemli tekniklerden biridir.
Isırık İzleri: Suskun Tanıklar, Güçlü Kanıtlar
Herkesin diş yapısı tıpkı parmak izi gibi benzersizdir. Isırık izi analizinde, şüphelinin diş formu, çene yapısı, dişlerin eğimi, genişliği ve diş boşlukları incelenerek adli delil elde edilir.
Bunu en çarpıcı şekilde Türkiye’yi derinden sarsan bazı kadın cinayetlerinde gördük. Kurbanların vücutlarında tespit edilen ısırık izleri, faili doğrudan ortaya çıkardı. Ancak ne yazık ki, Türkiye’de adli diş hekimliği hâlâ tam anlamıyla gelişmiş bir bilim dalı olarak ele alınmadığı için, bu deliller çoğu zaman ikincil plana itiliyor.
Amerikan Ulusal Standart ve Teknoloji Enstitüsü’nün 2023 yılında açıkladığı verilere göre, ısırık izi analizi, benzersiz diş yapısına sahip bireylerde kesin delil olarak kullanılabiliyor. Bu, mahkemelerin karar alma sürecinde daha güçlü bir yasal zemin oluşturuyor. Türkiye’de ise bu alandaki çalışmalar hâlâ yetersiz.
Türkiye’de Adli Diş Hekimliği Nerede?
Türkiye’de Adli Diş Hekimliği eğitimi ne yazık ki yalnızca seçmeli ders olarak okutuluyor. Bu durum, uzman sayısının yetersiz olmasına ve mahkemelerde adli diş hekimliği raporlarının yeterince dikkate alınmamasına yol açıyor. Dünyada yaygın olarak kullanılan antemortem (ölüm öncesi) ve postmortem (ölüm sonrası) diş kayıtları kıyaslaması, ülkemizde henüz sistematik olarak uygulanmıyor.
Buna ek olarak, DNA analiz laboratuvarları sınırlı, cesetlerden 3D tarama (bilgisayarlı tomografi) ile veri toplanması ise neredeyse yok denecek kadar az. Oysa gelişmiş ülkelerde adli diş hekimliği, mahkemelerin birincil delil olarak değerlendirdiği bilimsel yöntemlerden biri.
Türkiye’nin Bu Alanda İlerleyebilmesi İçin Neler Yapılmalı?
Bu alandaki gelişmeleri hızlandırmak ve adli diş hekimliğini daha etkin hale getirmek için önerilerimi sıralamak istiyorum:
1.Adli Bilimler Birleşmeli: Adli Patoloji, Adli Tıp, Adli Diş Hekimliği, Adli Psikiyatri ve Sağlık Hukuku gibi bilim dalları tek çatı altında birleştirilmeli.
2.Ulusal Çalışma Komisyonu Kurulmalı: Adli diş hekimliği ve adli bilimleri kapsayan bir çalışma komisyonu oluşturulmalı.
3.Yasal Yargıya Entegrasyon Sağlanmalı: Adli diş hekimliği, mahkemelerde daha fazla yer bulmalı ve hukuki süreçlerde delil niteliği artırılmalı.
4.Eğitim Reformu: Adli diş hekimliği, diş hekimliği fakültelerinde zorunlu ders olmalı. Yüksek lisans programları artırılmalı.
5.Diş Hekimliği Müfredatına Yeni Dersler Eklenmeli:
- Adli diş raporu yazımı
- Isırık izi belirleme teknikleri
- Kafa-yüz anatomisi üzerinden yaş, cinsiyet ve etnik köken belirleme
- Tükürükten swap örneği alınması
- Ultraviyole ışık altında dijital mikroskobik ısırık izi analizleri
6.Uzman Açığı Giderilmeli: Türkiye’de adli diş hekimi sayısı artırılmalı ve bu alanda uzmanlık programları oluşturulmalı.
7.Teknik ve Teknolojik Altyapıya Yatırım Yapılmalı:
- Dijital radyoloji, 3D tarama ve DNA analiz laboratuvarları güçlendirilmeli.
- Özellikle cesetlerden bilgisayarlı tomografi ile veri toplanmalı.
8.Ulusal Diş Veritabanı Kurulmalı:
- Her bireyin diş kayıtları ulusal bir veritabanına kaydedilmeli.
- Bu sistem, INTERPOL ve FBI gibi uluslararası veri tabanlarıyla entegre edilmeli.
Bu reformlar hayata geçirilirse, kadın cinayetleri, kayıp vakaları ve faili meçhul suçların çözülme oranı büyük ölçüde artacaktır.
Adli Diş Hekimliği Suç Oranlarını Nasıl Azaltır?
Adli Diş Hekimliği, yalnızca suçları çözmekle kalmaz, aynı zamanda suç oranlarının azalmasına da katkı sağlar. Çünkü suçlular, dişlerden alınan delillerin ne kadar güçlü olduğunu bilirse, işledikleri suçların tespit edilme ihtimali artar ve caydırıcılık sağlanır.
Düşünün, gözle görülemeyen tükürük izleri bile bir saldırganı ele verebilirken, diş izleri ve kemik yapıları bir kişinin kimliğini tespit etmek için güçlü deliller sunuyor. Eğer bu alandaki bilimsel yöntemleri daha etkin kullanabilirsek, kadın ve çocuk cinayetleri gibi insanlık dramlarında suçluların yakalanma oranı çok daha yüksek olur.
Son Söz: Dişler Adaletin İzini Taşır
Adli Diş Hekimliği, Türkiye’nin adalet sistemine duyulan güveni artırmak ve kayıp vakalarının hızla çözülmesini sağlamak için güçlü bir araçtır. Dişler yalnızca gülüşünüzün değil, adaletin de izini taşır.
Göz ardı edemeyeceğimiz bu sessiz tanıklar, geçmişin izlerini gün ışığına çıkarıyor ve adaleti sağlamaya yardımcı oluyor. Türkiye’de bu bilimin güçlenmesi için hep birlikte çalışmalı, yasal ve bilimsel altyapıyı güçlendirmeliyiz.
Unutmayın, dişler konuşur. Onları doğru okuyabilirsek, adaleti de sağlayabiliriz.
Önce Sağlık ve Sağlıkta Kalite temennisiyle !!!
Sağlıklı Kalın !!!