Vücudumuzda 4 farklı tükürük bezi (tb) bulunmaktadır:
1. Parotis tb, kulakların ön kısmından yanağa doğru inen kısımda
2. Çene altı tb, her iki yönde yan çenenin alt kısmında,
3. Dil altı tb, sağ ve solda dilin altında,
4. Küçük tb, yanağın ve damağın iç kısmında dokuların içinde dağılmış şekilde bulunur.
Hangi bölgede nasıl sorun oluşur ?
Genellikle tükürük bezlerinde meydana gelen tümör, taş ya da iltihaplardan kaynaklı nedenlerle ameliyat yapılmaktadır. Tümör daha çok parotis tb ya da küçük tb denilen bölgelerde, taş oluşumu da en fazla çene altı tb bölgesinde meydana gelmektedir. Genelde küçük kesi ile alınan taş bazen bu küçük alandan alınmasında mümkün olmaz ve boyundan itibaren yapılan kesi ile çene altı tükürük bezindeki taşların da ağız içinden alınması gerektiğinde yapılmaktadır.
Parotis tb bölgesindeki sıkıntı için ameliyatların kendine özgü durumları vardır ve öncelikle bunun bilinmesi gerekmektedir. Bu kendine özgü durumda, parotis bezinin iç kısmından yüzün küçük hareketlerini yapmasını sağlayan yüz sinirleri geçmektedir. Bu sinirlerin bir kısmı da çene altı tb tarafında da geçmektedir. Bazı ameliyatlarda sinirler ya da sinir dalları zarar görebilir. Bu durumlar tümör sinire temas ettiğinde, sinirler ameliyat esnasında küçük zararlar gördüğünde ya da gerilmesinden kaynaklı ödem oluşması ile meydana gelmektedir. Bu sorunların sonucunda yanak, dudak, ve alın hareketlerinde kalıcı ya da geçici sorunlar ortaya çıkabilmektedir.
Sıkıntılar nasıl çözülmektedir?
Ameliyat gerçekleştikten sonra ortaya çıkan yüz felçleri ödemden kaynaklı ise bir kaç gün içerisinde kendiliğinden geçecektir. Ancak sinirlerin zarar görmesi ile oluşuyor ise yeni bir ameliyat ile sinirlerin tamiri gerçekleştirilmelidir. Bazen de parotis tb kısmındaki ameliyat sonrasında, hasta yemek yerken kulak ve yanak kısmında terleme gerçekleşince ilaçlar ile birlikte kontrolü sağlanmaktadır. Ancak bilinmelidir ki bu durum doktordan kaynaklı oluşan bir sıkıntı değildir.
Çene altı tb bölgesindeki tükürük bezlerinin çıkarılması ameliyatları, lokasyon olarak riskler içermektedir. Risk yaratmasındaki sebep yüzün küçük hareketlerini sağlamada yüz sinirlerinin bir kısmı, dilin hareketini sağlayan sinir, yüz kısmındaki dokuların beslenmesindeki atardamar ve dilin tat alma duyusunu taşıyan sinirlerin bu tükürük bezine çok yakın geçmesinden ötürü ameliyat sırasında zarar görebilme olasılığıdır. Çene altı tb bölgesindeki ameliyatlar lokal yani bölgesel uyuşturmalar ile ya da narkoz ile uyutularak da gerçekleştirilmektedir. Daha çok kullanılan yöntem de genel anestezidir.
Tükrük bezi operasyonu sayesinde ne gibi avantajlar olur?
Çene çevresinde yapılan bu tb operasyonlarında, tükrük akışı yeniden sağlanmaya çalışılır, tükrük bezi tümörünün yayılması engellenmeye çalışılır, tümörün başka organlara atlamasının önüne geçmeye çalışılır, enfeksiyon varsa iltihap akıntısı durdurulmuş olur, yüzde asimetriye yol açan durum varsa yüz estetik görünümüne kavuşturulmaya çalışılır gibi bir çok kazanımlar oluşturulmaya çalışılır.
Ameliyat sonrası sıkıntılar neler olabilir?
Çene altı tb’de gerçekleşen ameliyat sırasında ne kadar dikkat edilmeye çalışılsa da bazen belirtilen sıkıntılar meydana gelebilmektedir. En çok karşılaşılan sorun ise yüz sinirlerindeki küçük dallarından birinin zarar görmesi ile ameliyat sonunda hasta dudağının sıkıntı çıkan kısmını dışarı doğru çekmekte sıkıntı yaşamasıdır. Bu sıkıntı da ıslık çalarken ya da gülme eylemi gerçekleşirken fark edilecektir. Eğer ameliyatta o sinir kesilmiş ya da tamamen zarar görmüş ise yapılacak tedavi yöntemi yoktur. Bunun karşıtı olarak sinirde bütünü ile bozulma yok ise sinirlerin gerilmesi ile ortaya çıkan ödem halinde olmuş ise belirli bir süre sonra düzelecektir. Bu süre sizin dikkatinizle 1, 2 gün de olabilir bir kaç ayı da bulabilir.
Ameliyat sırasında dilin hareketini sağlayan sinir zarar görürse ki bu sinir çok büyüktür ve hemen fark edilir; dilin o yöndeki hareketi kısıtlanmış olur. Hasta dilini dışarı çıkarırken, konuşurken ya da yutkunurken sıkıntılar çekebilmektedir. Tedavisi yine yüz sinirinde açıklandığı gibidir. Bu sıkıntı ile bazı hastalar tat alma duyusunu kısmi olarak kaybedebilmektedir.