Ağız ve diş sağlığı küçük yaşlarda edinilecek alışkanlıklarla başlayan bir süreç olmaktadır. Günde en az 2 defa fırçalanması gereken dişler ve muhakkak kullanılması gereken diş ipleri ile ağız ve diş sağlığı konusunda önemli mesafeler kat edilebilir. Bunun yanında, ağız ve diş sağlığı kontrollerin zamanında yapılması da ağız ve diş sağlığı konusunda bizlere yardımcı olmaktadır. Bunları uygulamamak ya da aksatmak birçok rahatsızlığa davet çıkarabilmektedir.
Ağrılar, diş rahatsızlıkları gibi sorunların yanında ağız kanserine gidebilecek kadar büyük bir sağlık sorununun da habercisi olabilir. Ağız kanseri, alt ve üst dudak üstlerinde, ağzın içinde, bademciklerde, gırtlaklarda veya tükürük bezlerinin arkasında meydana gelebilir. Ağız kanseri genellikle 45 yaş üstü kişilerde görülmektedir. Bu hastalığın erkeklerde görülme oranı kadınlara göre oldukça fazladır.
Bu hastalığın çözümüne en büyük katkı sağlayacak nokta hiç şüphesiz ki erken teşhistir. Diş hekiminize düzenli ağız diş sağlığı kontrolü yaptırılarak, dil damak yanak dudak ve dişetleri gözlenerek, erken kanser teşhisi yapılabilir. Erken tanı yapılır veya herhangi bir şüphe durumunda, Diş hekiminiz bu durumu Ağız Diş ve Çene Cerrahınıza danışabilir ve tedavisi için yönlendirebilir. Eğer erken teşhis sağlanmazsa hastalık yayılarak sürekli ağrılara, işlev kayıpları yaşanmasına, tedavi sonrası düzeltilme imkânı olmayacak yüz ve ağız şekil bozukluklarına, hatta çok geç kalınması halinde ölüme bile neden olabilir. Düzenli aralıklarla uzman diş hekimi ve çene cerrahisi uzmanlarında yapılacak, ağız kanser taraması kontrolleri, ağız kanseri ihtimalini hem azaltır hem de erken teşhis konusunda yardımcı olmaktadır.
Neden Ağız Kanseri Olunur?
Ağız kanserinin oluşma nedenleri tam olarak bilinmez. Ancak, kanser sürekli irritasyon sonucu oluşur, yani sürekli bir bölgenin rahatsız olması sonrası kontrolsüz hücre büyümesi olarak düşünülebilir. Yoğun diştaşları ve dişetine baskı yapan kaplamaların, dişetlerinde sürekli rahatsızlık durumu oluşturduğu düşünüldüğünde, ağız kanserine sebep olabileceği düşünülmelidir. Nikel ve gümüş içerikli diş malzemelerinin, tükürüğün etkisiyle sürekli çözünüp ağız ortamına salıverildiğini veya dişetine temas ederek kana karışması riskiyle ağız kanser olasılığını da artırdığı düşünülmelidir. Ayrıca tütün ürünlerinin kullanımı, alkol kullanımı, bazı besinlerdeki kanserojen maddeler ve ağız dışı bölgelerin fazla güneş ışığına maruz kalması durumlarında kanser riskinin arttığı gözlemlenmiştir. Tüm bunların dışında genetik olarak bu hastalığa yatkın olmak da önemli bir etkendir.
Ağız Kanseri Belirtiler Nelerdir?
- Dil ve çene hareketlerinde zorlanmalar.
- Çiğneme ve yutkunma güçlüğü.
- Ağızda ya da boğazda tekrarlı kanamalar yaşanması.
- Ağızın içinde ya da etrafında beyazımsı ya da kırmızımsı bölgelerin oluşması.
- Seste boğukluk olması ve boğazda yutulamayan bir nesne hissinin olması.
- Ağızın içinde hassas, kabarık, tahriş olmuş ve kalınlaşmış alanların bulunması.
- Ağızda ve dilde his kaybı ve uyuşukluk hissinin oluşması.
- Alt ve üst çenede meydana gelebilecek şişkinlikler ve yaralanma durumları, bunun sonucunda kullanılan protez uyumunun kaybolması.
Tüm bu belirtiler dışında dikkat edilmesi gereken hususlardan bir tanesi de ağız kanserinin özellikle başlangıç kısmında ağrısız olmasıdır. Bu nedenle bu belirtiler fazla önemsenmeyebilir ve ihmal edilebilir. Ancak kanser gitgide ilerleyebilir ve sağlıklı olan ağız dokularında sıkıntılar oluşturabilir. Bu sıkıntılar zamanla ağrı hissiyatını da kuvvetlendirir. Kişinin ağız kanseri durumunu kendiliğinden fark etmesi zor bir hale gelebilir. Bu yüzden diş hekimine veya çene cerrahına kontrollerin kesinlikle aksatılmamalıdır.
Riskin Azaltılması ve Tedavi Durumunda Ağız Sağlığı Korunumu
Ağız kanserini oluşturan nedenler tam olarak bilinmese de riski azaltabilecek olan birçok durum vardır. Bu uygulamaların hayata geçirilmesi ile rahatsızlığın görülebilme oranı ciddi şekilde azalacaktır. Özellikle dişetlerinin altında gizli kalmış ve diş yüzeyindeki yoğun diş taşı varlığında, diş taşı temizliği ile dişeti hastalıklarının önüne geçilmelidir. Özellikle metal destekli porselen yapımında, metal alt yapıda kullanılan Nikel yerine, nikelsiz metal kullanılması tercih edilebilir. Amalgam dolgular içindeki Gümüş iyonlarıyla oluşabilecek risk nedeniyle, hekim tercihine göre dayanımı yüksek ve kaliteli Kompozit Estetik dolgu tercih edilebilir. Diş macunlarından zararlı kimyasalları azaltılmış, çevre dostu ve biyouyumlu olan diş macunlarının ağızda kullanımı tavsiye edilebilir. Bunun dışında, alkol ve sigara tüketimi ağız kanseri görülme oranını 15 kata kadar arttırmaktadır. Sigara ve tütün ürünlerinin azaltılması hatta mümkünse hiç kullanılmaması, alkol tüketiminin kısıtlanması, meyve ve sebze ağırlıklı beslenme ile kanser riskini oldukça azaltabiliriz. Bu yüzden sağlıksız ürünlerin kullanımı azaltmak ya da durdurmak sadece ağız sağlığı açısından değil insan sağlığı açısından da oldukça önem taşımaktadır.